Aziz Fransua (orijinal ismi Francesco) 1181’de İtalya’da Assisi’de doğdu. Gençliği partiler ve eğlenceler arasında geçti. Geçirdiği tehlikeli bir hastalıktan sonra hayatı hakkında daha ciddi ve derin düşünmeye başladı. Onun hayatındaki büyük değişim, daha önceden ona iğrenç gelen bir cüzamlıyı öpmesiyle, dua hayatı ise; İsa’nın «Kilise için çalış» diyen sesini duymasıyla başladı. Babası onun için çok güzel ve değerli bir elbise yaptırmıştı. O güçlü ve iyi bir hareket ile yeni hayatını açıklamak istiyordu ve herkesin içinde bu güzel ve değerli elbiseyi çıkardı, çırılçıplak kaldıktan sonra elbiseyi babasına teslim etti. O zengin bir hayattan geliyordu ama isteyerek fakirliği seçti. Zamanla bir yeni tip rahipsel hayatın önderi durumuna geldi. O sadece cinsel perhiz ve itaat ile yaşamaktan bahsetmiyordu aynı zamanda basit ve az şeylerle de yaşanabileceğini rahipsel hayatıyla göstermek istiyordu.

1208’de insanlar onun hayatına katılmaya ve bu rahipsel hayatı kabul etmeye başladılar ve bir yıl sonra Papa’nın onayı ile Fransiskan kongregasyonu yasal olarak kurulmuş oldu. Günümüzde bu kongregasyonda 100.000’e yakın rahip ve rahibe dünyanın her yerinde hizmet etmektedir. Aziz Fransua çok sevdiği ve iyi tanıdığı Azize Klara’nın yardımıyla kadınlar için bir kongregasyon kurdu. Ona göre her hayatın içinde fakirliğimiz ve Rabb’e sadakatimiz ile diğer insanlara bir ışık olabileceğimize inandığı için aynı zamanda evliler içinde bir grup oluşturdu.

Dünyadaki müslümanlar bile, onun basit hayatına, alçakgönüllülüğüne ve İsa’ya olan sevgisi için yaptığı mucizeler karşısında hayran kaldılar. O İsa’nın doğumunu temsil etmek için bir yeni hırisityan geleneği başlattı. Önce canlı kişiler ile daha sonra heykeller ile her Noel döneminde İsa’nın doğumunu sembolize eden kompozisyonlar (Presepe) oluşturdu. Bu güzel gelenek günümüzde de devam etmektedir. O hayatını İsa’nın hayatına uyarlamaya çalıştı ve İsa onun hayatını onayladığını ona 1224’te stigmata (Mesih İsa’nın haçta uğramış olduğu 5 yara) armağanını vererek gösterdi. Fransua gerçekten çok kötü hastalıklara ve kötü rahiplere dayandı. Çünkü birkaç rahip bu kadar sert bir fakirlik ve zor bir hayatta yaşamayı istemiyorlardı. Gerçekten mükemmel dualar yazdı ve bizlere bıraktı. 3 ekim 1226 da öldü. Ölmeden önce çıplak bedeninin yine çıplak olan yere bırakılmasını istedi ve bu şekilde öldü. Onun mezarı hala Assisi’de bulunmaktadır ve her yıl milyonlarca kişi onun mezarını ziyaret etmektedir. Onun hakkında bir çok kitap ve film günümüze kadar gelmiştir ve hala onun bu mükemmel hayatı hakkında birçok kitap yazılmakta ve filmler hazırlanmaktadır.